Günün Âyet-i Kerimesi
بِسْــــــــــــــــــــــمِ ﷲِالرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
قُلْ اَؤُ۬نَبِّئُكُمْ بِخَيْرٍ مِنْ ذٰلِكُمْۜ لِلَّذ۪ينَ اتَّقَوْا عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا وَاَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ بَص۪يرٌ بِالْعِبَادِۚ ١٥ اَلَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَٓا اِنَّـنَٓا اٰمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِۚ ١٦ اَلصَّابِر۪ينَ وَالصَّادِق۪ينَ وَالْقَانِت۪ينَ وَالْمُنْفِق۪ينَ وَالْمُسْتَغْفِر۪ينَ بِالْاَسْحَارِ ١٧
"Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyen kalanları cennetler, temiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın gizlilikleri vardır. Allah kullarını çok iyi görür. (Bu nimetler) 'Ey Rabbimiz! İman ettiğimiz; bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azâbından koru!' diyen, sabreden, dürüst olan, huzurda boyun büken, hayra harcayan ve seher zamanında Allah'tan bağış dileyenler (içindir).”
(Âl-i İmrân, 3/15-17)
Açıklama: Takvâ sahipleri, Allah'tan korkan ve kötülüklerden sakınan, diğer bir ifadeyle günahlardan kendilerini koruyan kimselerdir. Onlar, Allah'ın satın almalarını tutmak üzere O'na karşı en üstün saygıyı gösteren değerli insanlardır. Bu nedenle Cenâb-ı Hak da âhirette onları hatırlar ve hayallerinden geçen ikramlarda kalırlar, ebediyen kalacakları o âlemde, hallerinden memnun ve bahtiyar olmalarını ikram ederler. Dünyanın gönülden, sahte ve geçici güzellikleriyle kıyaslanamaz ebedî nimetlerini onlara esirgemeden beklemek.
Âyet-i kerîmede, cennette mü'minlere ikram edilecek nimetler arasında Allah'ın gizlilikliği da söylenmektedir. 1897'nin sonunda hadiste gelecek şekilde bu ikrâm, ilahî nimetlerin en değerlisi olacaktır. kısaca, Allah Teâlâ cennetteki kullarına hallerinden memnun olup olmadıklarını soracak, onlar hiç kimse verilmeyen büyük nimetlere kavuştuklarını belirtecek bahtiyarlıklarını dile getirecekler, Cenâb-ı Mevlâ onlara bütün bunlardan daha bir şey müjdeleyerek iyileşeceğini ve artık hiç gazap olmayacağını bildirecek.
Şu halde akıllı insan, gelip geçici zevklere gönül bağlamayan adamdır. Cenâb-ı Hakk'ın onu bir şekilde kendini denetlediğini düşünerek gönlünü sadece O'na ait kimsedir. Böylesine şuurlu olanın yapması gereken bir başka görev de, onun fırsatında Allah'a yönelmek, O'na el kulluk etmek, günahlarını bağışlamasını ve kendini cehennemden korumasını dilemektir. Özellikle seher vakitlerinin, Allah'a yönelmek ve O'ndan bağışlanma dilemek için en uygun zaman diliminin ömrü, sayılı günlerini iyi puanlardır.
(Riyazu'nun Salihin - İmam Nevevi Tercüme ve Şerh: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, Yrd. Doç. Dr. Raşit Küçük)
Yorumlar
Yorum Gönder